Grafik: 18. Yüzyılda Kudüs'te İleri Gelen Ailelerin Kurmuş Olduğu Vakıflardaki Son Şartlar
TÜBİTAK 3005 - SOSYAL VE BEŞERİ BİLİMLERDE YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER ARAŞTIRMA PROJELERİ DESTEKLEME PROGRAMI
Grafik: 18. Yüzyılda Kudüs'te İleri Gelen Ailelerin Kurmuş Olduğu Vakıflardaki Son Şartlar
Örnek Tasnif
Araştırmaya dair ilk tespitler neticesinde yürütücü Alaattin Dolu tarafından gerçekleştirilen “18. Yüzyılda Kudüs’te Kültürel Sermayenin Dönüşümü: Ulema Aileleri ve Vakıfları” başlıklı çalışmada 18. yüzyılda kurulan ileri gelen aileler tarafından kurulan vakıfların bir portresi çıkarılmış ve bu vakıflar son şartları bakımından incelenmiştir. Buna göre Mescid-i Aksa, Kubbetü’s-Sahra ve diğer vakıflar Osmanlı coğrafyasında kurulan vakıflarda son şart olarak vakfiyelerde yer almaktadır. Aşağıdaki grafik bu araştırmaya yönelik elde edilen bilgilerin sonucunu göstermektedir. Buna göre 18. yüzyılda Kudüs’te ileri gelen aileler tarafından kurulan vakıflarda son şart olarak ağırlıklı olarak Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s-Sahra yer almaktadır. Kudüs’te hayrî vakıflar, dinî ve insani amaçlara hizmet ederken aile vakıfları dinî hizmetlerden ayrı olarak şehrin toplumsal ihtiyaçlarına yönelik şatları vakfiyelerinde zikretmişlerdir. Bu anlamda aile vakıfları hayrî vakıfların hayır şartlarını örnek alarak beledi ihtiyaçların giderilmesi hususunda da tahsisat ayırmışlardır. İleri gelen ailelerin vakfiyelerinde tespit edilen vakıf mülkler dağılımına bakıldığında ise bu mülkler dükkân, fırın, sabunhane, zeytinlik ve bahçe şeklinde tasnif olunmaktadır (Dolu, 2019).
Yürütücü tarafından yapılan “Kudüs Vakıflarında Müebbed Bir Şart Olarak Mescid-i Aksa” başlıklı tebliğ 22 Aralık 2022 tarihinde IRCICA tarafından organize edilen Tarihi Belgeler Işığında Mescid-i Aksa panelinde sunulmuştur. Bu tebliğde vakfiyelerinde son şart olarak Mescid-i Aksa’yı zikreden vakıflar öznitelikleri bakımından incelenmiştir. Buna göre toplumun her kesiminden bireylerin vakıflarında Mescid-i Aksa’yı son şart olarak zikrettiği görülmüştür. Bu veri Kudüs’te zürri vakıfların lehtarlarının soyunun inkırazından sonra veyahut vakfın herhangi bir nedenle sona ermesinden sonra mülklerinin Mescid-i Aksa’ya kalması anlamına gelmektedir.